26 Nisan 2009 Pazar

krishna says.

"we will see how very important it is to bring about, in the human mind, the radical revolution. the crisis is a crisis in consciousness-- a crisis that cannot, anymore, accept the old norms, the old patterns, the ancient traditions. and considering what the world is now, with all the misery, conflict, destructive brutality, aggression, and so on… man is still as he was; is still brutal, violent, aggressive, acquisitive, competitive. and, he’s built a society along these lines."

22 Nisan 2009 Çarşamba

çöplük.

Yağmurlu bir günde bir kadın
Yitirmiş en sevdiği adamını
Yitirdiği gibi seneler önce babasını..
İçi boş kalpler çizmiş tonlarca
"Kalbi kadar temiz" sayfalara..
Çöp adamlar iliştirmiş kenarlarına
Ama çöp kokusu sinmiş tüm ruhlara..

23.04.2009
01:10

19 Nisan 2009 Pazar

to leap or not to leap.

when you're young, your whole life is about pursuit of fun.. then you grow up and learn to be cautious.. you can break a bone, or a heart.. you look before you leap.. and sometimes you don't leap at all.. because there is not always someone there to catch you.. and in life, there's no safety net.. when did it stop being fun and start begin scary?

4 Nisan 2009 Cumartesi

her kabul ediş, sessiz bir isyanla başlar..

Günlerden bir gün 'o bir yana dünya bir yana' gözü ile baktığım birine "iyi kötü bir işim var, beni seven benim de sevdiğim dostlarım var, pırlanta gibi bir ailem var ama sen olmadığın zaman sanki tüm bunların benim için hiçbir anlamı yokmuş gibi geliyor, hiç bir şeyden keyif alamıyorum" demiştim ağlayarak. Biraz önce o güzel dostlarımdan biri öyle cümleler kurdu ki şu an kendi içinde bulunduğu durumla ilgili, onun içten gözyaşları beni o güne tekrar geri götürdü. "Yeni doğmuş ve yüzme öğrenmek için denize atılmış bebek gibiyim, sanki tüm bildiklerim yanlışmış gibi hissediyorum" diyerek. Aslında herşeyin o kadar farkındayız ki.. Hayata 3 senedir gülerek bakan ama son 1 aydır boşluğa düşmenin nasıl bir şey olduğunu gören dostumun, bu söylediği şeyler bana hiç yabancı gelmedi. Aksine beni, geçmişimdeki hep bir öncekine, sonra ondan öncekine, sonra da ondan öncekilere götürdü. Herşeyi o saflığıyla sevdiğimiz zamanlar, o sevgi bizi terkedince saflık da eş zamanlı olarak terkediyor. Hep önüne bakıp bir sonrakine tutunmak istiyorsun, o da zarar verince bir sonrakine, sonra bir sonrakine.. İncinmiş, incitilmiş insanlar silsilesi hep koruma kalkanlarıyla geziyorlar. Birbirleri ile karşılaştıkları zaman da maskeli zorlama mutluluklar doğuruyorlar. Çok sevdiği ve tüm saflığı ile bağlanmış oldukları insanlardan ayrılanlara baktıkça yüzlerinde hep aynı korkuyu görüyorum. Bundan sonra ilerleyecekleri yol öyle taşlı, öyle kötülüklerle dolu, öyle gerçek, öyle silik ve öyle zor ki.. Üstelik yalnız ilerleyecekler. İçten gelerek kahkaha attıkları o günlerini özleyecekler. Saflık beni terkettiğinden beri ben de hiç kendimi mutlu görmedim. Güldüm, eğlendim, kendimi havada geziyormuşum gibi hissettim zaman zaman. Ama kendimi hiç o günlerdeki gibi mutlu görmedim. Onlar da mutsuzluktan korkuyorlar. Tutundukları tüm dalların kırılacaklarını biliyorlar çünkü. Sanki bir daha hiç acı hissedemeyeceklermiş, bir daha hiç bir şey onları daha fazla kıramayacakmış, hep sol yanları eksik kalacakmış gibi yaşayacaklarlarını biliyorlar. Eğer sen de onlardan biriysen, 2009 model dünyaya hoşgeldin arkadaşım. Dilerim bundan sonra aşklarını 1999 model yaşarsın...
 
Copyright © 2010 android. All rights reserved.
Blogger Template by